Hayatın tekdüze ilerlediğini düşünmek değişim kendisini baştan yok saymak anlamına gelmez mi? Her şeyin her zaman aynı şekliyle devam edeceğine kendini inandırmış kapalı gözleri, açmak sanırım çok zor. En azından ben başka gözleri açmak yerine artık kendi gözlerimi tamamen açmak uğraşısı içindeyim. Bir zamanlar olduğum insanı bana hatırlatan tüm insanlara bakarken nelerin bitebileceğinin ayrımının farkına varmaya çalışıyorum.
Bitmeyecek aşk ve evlilik yeminlerinin koşullar kendini var ettiğinde Sinderal'nın bal kabağına dönüşen arabaları gibi nasıl da bir anda pufff!!! sesiyle yok olduğunu gördüm. Canım dostum, kardeşim diyerek başlayan beylik lafların ağızlarda nasıl pelesenk olduğunu ve çıkarlar söz konusu olduğunda bu lafların hiçbir zaman söylenmemiş zamanlardakiyle aynı kisveye büründüğünü görmek hiç de şaşırtıcı değil.
Tüm bunların yanında tamamen öğrendiğim tek bir şey var. Hayat bir yolculuk. Anne karnında başlayan bu yolculukta önce ailemiz, sonra arkadaşlarımız, dostlarımız, sonra aşkımız eşimiz, sonra çocuklarımız katılıyor bize. Biz bu yolculuktaki yolumuzu yürürken yolda bize katılanlar oluyor. Bazıları daha uzun kalıyor, bazıları kısa. Bazıları sadece bir selam verip gidiyor. Ama en nihayetinde herkes, zamanla yolculuğunuzun bir yerinde sizden ayrılıyor. Ve en nihayetinde de siz yolculuğunuzu tamamlayıp onlardan ayrılıyorsunuz. Sizin için geçerli olan bu durum hayatınıza giren herkes içinde geçerli. Siz de onların hayatında aynı role sahip oluyorsunuz o nedenledir ki; bir zamanlar hayatımdan çıkan her insan için günlerce bazen de aylarca sessiz bir yas dönemi geçirirdim. Nedenleri sorgulamak, yaşadığınız ayrılık acılarını hafifletiyor sanırım.
Fakat artık hayatımdan eksilen ya da eksiltiğim herkes için, yolculuğumuzu tamamladığımızı düşünerek yüreğimden sessizce dökülen vedalar döküyorum. Hayat bir yolculuk, gelenler "Hoşgeldin", gidenler içinse "Güle Güle" demekten başka sağlıklı bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Buna olgunluk diyebilmekte mümkün. Sanırım genç yaşında ilerideki yaşlarındaki olgunluğu istemeyen yoktur. Ama hayat pişmalıklar olmadan ne kadar kendini diri tutabilirdi bilmiyorum. Her zaman haklı olduğunuz, hiç yanlış yapmadığınız, pişmanlıklarınızın olmadığı, dosdoğru bir hayat hangi yaşanmışlıkları kendinde barındırır. Bu tartışma konusu. Gençlikte, orta yaşta, ileri yaşlılıkta yaşanmışlıklarımızın olması ve hayatın güzel sürprizlerini bizlere getirmesi için iyi dileklerde bulunmak için geç değil.
Pınar ANTARES
Eylül 2024
Comments